Beni derinden üzen, ama bir toplumun göremediği çocuklarımızın son olarak çareyi canların kıymakta bulduğu bugünlerde ne söylesem az, ne yazsam kifayetsiz bir yazı yazmak zorunda kaldım ne yazık ki.
Yiten canların üzerine kahvelerde oturup birde o genç kızlarımızın ölümleri üzerinden mesnetsizce, haddini aşarak, çirkinleşerek yorum yapan bu toplum, zannedersem empati yapmaktan yoksun, evlat sevgisinden bi haber ve kişiliğini bütünleştirememiştir.
Bu yaşadığımız olaylar gösteriyor ki, hep üzerine basa basa bahsettiğimiz aile yapısının bozuluşu veya çocuklarımızın adına aşk dediği günahlardan ibaret değil de nedir? Öğrencilik yıllarımda, değerli bir hocam derdi ki; “ İki kişinin ölümü çok zordur, Alimlerin ve gençlerin.” Bingöl’de son zamanlarda iki gençliğinin baharında kızımızı yitirdik. Var mı bir ses ? Var mı bir uyanış, ne oluyor, neden oluyor diyen var mı? Olmadı ve bu sessizlik gösteriyor ki olmayacak. Neden bir acı bizim başımıza gelmeden harekete geçmeyiz? Neden bir hayat daha kararmadan sorunun merkezine uğramayız? Bir paylaşım yaptım dedim ki; Beyler gençleriniz uyuşturucu kullanıyor, küçük çocuklarınız var, veyahut gençleriniz tekrar aynı bunalımla köprüye çıkabilir, yanlışlıkla veyahut bilerek köprüden düşebilir. Şu köprüdeki elektrik direklerine çekilen ızgara boydan boya çekilsin. Ama kimse bu sese kulak kabartmadı. Yetmezmiş gibi bir de şöyle bir çözüm yolu buldular. Orası kapanırsa başka şekilde canlarına kıyarlar. İntihar psikolojisi aslında bir cezalandırmadır. Hayatına hastalığı yüzünden son vermek isteyen ilaçla kıyar canına, ailesiyle sorun yaşayan evde kıyar canına, toplum baskısını hisseden kişi toplum içinde kıyar canına. Çapakçur köprüsü toplum baskısına uğrayıp kendi hayatına son vermek isteyen birine davetiyedir. Bir an evvel kenarlarının ızgarayla kapatılması elzemdir. Tekrar ediyorum “ ÇAPAKÇUR VİYADÜĞÜNDE BİR CAN DAHA GİDERSE, BUNUN SORUMLUSU BÜTÜN BİNGÖLDÜR HALKINDAN, YÖNETİCİLERİNE.”