Hz. Hüseyin'in Fedaisi Muhtar dizisini izliyorum bugünlerde. Filmdeki din üzerinden yapılan tezgah ve siyaseti bugün ile kıyaslıyorum çoğu yeri benziyor biliyormusunuz. Mesela;
Siyasi güç (Yezid) Allah adını kullanarak Müslümanlara, Peygamber (s.a.v) torunlarını öldürtüyor. İmanı güçlü olan Müslümanlar Allah (c.c.) adıyla, zayıf olanlar, kalbi munafıklaşanlar ise altınla kandırılıyor.
Günümüzde Yezid'in ve Kufe halkının yeri nedir ? Tarih kendilerini nasıl anıyor ? Hepinizin malumu.
Peki Hz. Hasan'ın(r.a), Hz. Hüseyin'in (r.a) ve ehlibeytin, ailelerinin ve taraftarlarının yeri nedir ? Tarih kendilerini nasıl yad ediyor ?
Türkiye'de Din ne duruma gelmiş biliyormusunuz ? Müslümanım de, her işine Allah'ı(c.c.) , Peygamberi (s.a.v), Kur'an-ı Kerim'i karıştır. Lakin Allah (c.c.) hakkını, Peygamber (s.a.v) hakkını, Kur'an-ı Kerim'in emir ve yasaklarını görmezden gel, inkar et.
Bugün Müslümanların üzerine yapılan kara propaganda öyle bir duruma geldi ki, özellikle gençler bu olaylardan etkilenince dinden, dindarlardan ve dolayısıyla Kur-an'ı Kerim ve Siyer'den kaçar hale geldi.
Camiilarimize gidince artık gençleri göremez olduk. Peki nerde bu gençlik en basit örneği bu insanlarımız gelecek kuşağa ne bırakabiliyor ?
Bir çocuk doğuyor evinde din yaşanmıyor, okula başlıyor okulda din anlatılmıyor, üniversiteye gidiyor din anlatılmıyor, meslek hayatında din yok birde buna gerek devlet eliyle, gerek insanlar eliyle dine ve dindarlara saldırı olunca o kişi tamamen dinden kaçıyor.
Her siyasi kavgada din kullanılıyor, her olayda Müslümanlar yıpratılıyor. Soruyorum size bugün Müslümanlar aleyhine yapılan hangi yanlış karar düzeltildi ? Bırakın yanlışın düzeltilmesini üzerine yeni yanlışlar ekleniyor.
Din adına, Allah (c.c.) adına, Peygamber (s.a.v) ve Kur'an-ı Kerim adına nasıl bir adım atılıyor ?
Öyle bir din oluşturuluyor ki bu dinde sadece Allah (c.c.) var olsun, lakin hiçbir şeye karışmasın, biz istediğimiz gibi karar verelim, istediğimiz gibi davranalım.
Geçenlerde Cuma namazında hoca hutbede dedi ki; Bingöl'de bazı gençler Hristiyan olmuş lakin çevre ve aile baskısı nedeniyle açıklamıyor. Bu sadece olan ve yaşanan olayların bir kısmı.
Bugün gençleri uyuşturucu,içki bağımlılığından kurtarmak için gerek Devlet, gerek bireyler ne yapıyor ? Gençleri zina hayatından, kumar illetinden kim kurtarmaya çalışıyor ? Bugün gençleri sokaklardan, inşaatlardan kim kurtarmaya çalışıyor ? Evet vardı çabalayan birileri ama yapılan politikalarla kurtarmaya çalışanlar bir şekilde susturuldu.
Bir Bakan veyahut Millet Vekili bu kadar Müslümanın dini değerlerine karşı bir veya birden fazla sözleşmeyi nasıl oluyorda imzalıyor ve biz dindarız diyen iktidar en tepeden, en aşağıya kadar bunu düzeltemiyor ?
Bu memlekete Abdurrahman Dilipak gibi kaç tane adam geliyor da kendi kirli sözleşmeleri uğruna mahkemelere veriyorlar ? Öyle bir okuyup-araştırmayan,elindeki telefondan, Sosyal medyadan öğrendiği kadar düşünüp, konuşan bir millet haline geldik ki Abdurrahman Dilipak kime hakaret etti, kim üzerine alındı bunu bile hala kimse idrak edemedi.
Bugün Darbe girişimi kimin işine geldi ? Tabiki Kemalist ve dinsiz oluşumların. Niye mi ? Darbe bahane edilerek tüm cemaatler bitiriliyor, susturuluyor. Zaten devletin çalışmasına izin vermiyorlardı şimdi Cemaatlerde devre dışı kalınca meydan onlara kaldı işte. Kendi çıkardıkları sahte şeyh ve imamlarda onların ekmeğine bal sürünce değme keyiflerine. Gerçeği görenlerde bir iftirayla lav ediliyor zaten.
Bir bilim insanı aslında olayları özetleyecek bir makale yazmıştı okumuştum. Diyordu ki;
Biz Allah'a (c.c.) saldırdık kusur bulamadık, Kur'an'a saldırdık kusur bulamadık, Peygamber'e (s.a.v) saldırdık kusur bulamadık. Artık saldırmanın en güzel yolu olarak Müslümanlar ve hocalarını seçtik. Ben bıraktım diyordu Müslüman oldum lakin kalbi mühürlü arkadaşlarım şuan Müslüman ve Hocalarıyla başarılı olmaya çalışıyorlar ve bilinçsiz Müslümanlar ve Dikkatsiz Hocalarımız da ekmeklerine yağ sürüyor.
Yazıma Peygamberimizin (s.a.v) şu hadisiyle son vermek istiyorum;
" Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. "
Müslim, İman, 78, Ebu Davut, Salât, 248.