Dünya hayatı ve benliğimiz ya da nefsimiz hiç var olanı kabullenmez. İnsanoğlu Hak olana razı olmaz. Tıpkı ölüm gibi. Ölüme bile kızan kabullenmeyen insanlarız. Oysa kesin olan bir şey var ve değişmez, oda ölümün kadere mahkûm olduğu gerçeğidir. İnsan hayatında elinde olmayan kadar, yüce yaratanın insan iradesine verdiğiyle doğru bir şekilde mücadele etse zaten ortada bir sorun kalmaz. Hak Teâlâ da razı olur. Allah’ın razı olduğuna baktığımızda beynimizin kabullenemediği hiç bir çelişki yok. Marifet bunu kalbe gönüle nakşetmektir.
Düşünün düşündüğünüzde Allah’tan başka kimse sizin beyninizde olanı bilemez. Bunun iyi bir düşünce olduğunu düşünün fakat kimsenin haberi yok ne faydası olur hiç. Ama iyi bir düşünce ise bunu kalbe, gönüle ve dile döktüğünüzü düşünün, bundan Allah’ta razı olur kulda…
Onun için düşünelim, az gülelim, kahkaha atmayalım sonu belli olan bir hayatı iyi düşünen, iyi aktaran ve iyi yaşamayı ilke edinen bir millet olabilirsek vazifemizin bir kısmını iyi anlamda ifa etmiş oluruz. Ama yok düşünmeden hareket ederseniz emin olun en başta kendinize, sonra ailenize, sonra çevrenize, dostlarınıza ihanet etmiş olursunuz. Düşünmek kadar güzel bir şey var oda sabır ikisini birleştirdiniz mi şeytan ağır azapta o vakit kendinizi bilirsiniz, dostunuzu bilirsiniz, kıymet bilirsiniz ve en önemlisi de iyi düşünürsünüz.
İyi düşünün, iyi yaşayın, iyiliklere gebe olsun dünya ki doğumdan sonra ahiretimiz güzel olsun. Ben bilirim iyilik her yiğidin harcı değil ama ben yine sizleri iyi düşünmeye davet ediyorum. DÜŞÜNEREK sizlere iyilikler diliyorum…