Bir zamanlar bir sinek gururlu gururlu dolaşır ve kendini kanatlıların şahı, zümrüdü ankası yerine koyardı. Bir gün yolu seyahat etmekte olan bir gemiye düştü. Ve şaşkınlığa uğradı, hayretler içinde kaldı. Kendi kendine “Allah Allah! Koskoca bir denizde, kocaman bir gemiyi küçücük bir adam idare ediyor. Bu nasıl iştir?” diye.

Gemi kıyıya yanaşınca sinek de karaya uçtu ve bir eşeğin önce ayağını basıpta sonra çiş yaptığı yerde bulunan saman çöpüne kondu. Saman çöpü sallandıkça sinek biraz önce gemide iken hayret ettiği işin şu anda kendi başına geldiğini fark etti. Ve “yahu ben niye bu kadar hayret ettim ki? İşte burası bir deniz ve ben de bir gemide (saman çöpü üzerinde) kaptanım…” diye artık gururundan yanına hiç yaklaşılmaz oldu.

Şimdi ne alaka diyeceksiniz?

Son dönemlerde ülkenin başına gelmeyen, getirilmek istenmeyen felaket kalmadı.
Bütün bunlara rağmen R.T. Erdoğan gerek içerden ve gerekse dışarıdan yapılan bütün saldırılara rağmen gemisinin dümeninde ve selametle sahile yanaştırmaya çalışıyor, korsanların saldırılarına ve derya da ki dalgalara rağmen…

Deryada gemisinin dümeninde olan R.T.Erdoğan’la merkep sidiği içindeki saman çöpüne konan M…….rem, aynı cumhurbaşkanlığı seçimine girecekler öyle mi?

Ama M….rem’de ki havaya bakarsan çöpün içinde olduğu merkep sidiğini derya, çöpü gemi, kendisini de kaptan görüyor.

Adamdaki cesarete bakınca neyin kafasını yaşadığını anlamıyorum…

M…rem sinek gibi kendini kaptanlık havasına o kadar kaptırmış ki, kendisi ile öz çekim yapmak isteyen hayranını, korumaların platformdan aşağı atmaları, durumun vehametini çok daha net gösteriyor. O davranışı buradan bir kez daha kınıyorum.

Son söz, AK Parti içindeki kara sineklere; üç kişilik platformun üstüne çıkarıldınız diye çıkıp ahkam kesmeyin, kısacası haddinizi bilin, çünkü siz o geminin kaptanı değil, kaptanın gemisindeki şanslılardansınız.

Mıherremleşmeyin!