Musa Apuhan: Anne ve Baba
Annesizliğin ve Babasızlığın ne demek olduğunu hep duydum fakat hiçbir zaman tam anlayamadım. Çünkü ben ne annesizdim, ne de babasız.
Babası ve annesi olmayanların veya uzaklarda olanların hasret ve özlem hikayelerini hep duyardım, etkilenir ve “gerçekten bu kadar zorsa bunlar bu özleme, bu hasrete nasıl dayanıyorlar?” diye merak ederdim.
Hayatta her şeyin bir ilki olurmuş.
Benim de göğsüme hançerin saplandığı gün, 14 Eylül 2024 saat 22,20 Mevlit akşamı…
Babam yoğun bakımda iki ayı’nı doldurmuştu. Doktor nasıl söyleyeceğini bilmese de biz anlamıştık. Hastane Müdür yardımcısı Murat Baynal Hastaneye gittiğimiz ilk günden itibaren bizi yalnız bırakmamıştı. O gün hafta sonu olmasına rağmen yanımızdaydı. Elini sırtıma koydu ve bana sarıldı. Anladım ki dönüşü olmayan yolculuk başlamıştı, babam için.
Doktor ‘’başınız sağ olsun’’ dedi.
Bilmiyordu ki, başımız babamızdı.
O an zaman durdu. Yoğun bakımın kapısından ailemin olduğu yere geçmek için gideceğim iki adımlık yer bana ruhlar aleminden anne karnına, oradan da dünyaya gelip, altmış yıl yaşamaktan daha uzun sürdü.
O zaman zarfında yaşadıklarım ve yaşayacaklarım gözlerimin önünden ve aklımdan bir film şeridi gibi akıp gitti donmuş zaman içinde.
Şükürler olsun, annem hayattaydı ve acının en büyüğünü o yaşıyor olsa da yanımızdaydı.
Annem kadar orada olan herkes şaşkındı.
Allah bazen sevdiklerini alır, bazen de onları sevdiklerine bağışlar, bizimkilerini birini alırken birini bize bağışladı.
Bu gün babamın aramızdan ayrılışının onuncu günü ve ben on gün boyunca düşündüm;
Anne ve baba neden vazgeçilmezdir, neden yoklukları hasret ve özlemdir?
Benim annem ve babam benim için neden bu kadar değerlidir? diye…
Aşağıda yaşadıklarımı yazmaya çalıştım.
Öncelikle ikisine de minnettarım;
-Ben mutlu ve huzurlu bir insanım. Bütün yaşadıklarıma ve dünyada olmama vesile oldukları için onlara minnettarım.
-Yaşadığım bütün zor ve kötü zamanlarımda, hiç sorgulamadan, öncelikle yanımda olduklarını bana hissettirdikleri için onlara minnettarım.
-Ben bir yanlış yaptığımda, babam eleştirirken annem yanımda, annem eleştirirken babam yanımda olduğu ve ikisi aynı anda karşımda olmadıkları için onlara minnettarım.
-Yaptığım her doğruda mutlu olduklarını ve bu mutluluğu yaşarken de bana bunu belli ettikleri için onlara minnettarım.
-Çocukken yaramazlıklarıma, gençken kaprislerime, büyüdüğümde sıkıntılarıma katlandıkları için onlara minnettarım.
-Bana kötülüğün içindeki iyilik, karanlığın içindeki ışık, sıkıntının içindeki umut oldukları için onlara minnettarım.
-Bana bencilliğin değil bölüşümün, yalnızlığın değil birlikteliğin mutluluk veren bir yol olduğunu gösterdikleri için onlara minnettarım.
-Her hata yaptığımda, “hata insanlar içindir, ancak önemli olan aynı hatayı tekrar etmeyi adet haline getirmemek…” deyip, hatadan vazgeçmeyi öğrettikleri için onlara minnettarım.
-Tercih hakkını bana bıraktıkları halde bana muhtemel sonuçları da anlattıkları için onlara minnettarım.
-Başarmamın, benim kadar onları da mutlu ettiğini bana hissettirdikleri için onlara minnettarım.
-“Sen bunun da üstesinden gelirsin, daha zor olanları bile başardın.” deyip, özgüvenimden kopmamamı sağladıkları için onlara minnettarım.
-Herkesin “buraya kadar!” dediği işe “sen devam et, biz seninleyiz…” dedikleri için onlara minnettarım.
-Anladım ki, siz aslında bizim hayatımızsınız.
-Sizi ne kadar sevdiğimi, babamın ölüm haberi ile geçmeyen dakikaların ve her dakikanın bana verdiği acıyı tarif edemeyişimden anlıyorum.
Son söz; annesi ve babası hala hayatta olanlara bir bedduam olsun;
‘’Anne ve babanıza olan sevginizi tarif etmek için bildiğiniz bütün kelimeler yetersiz kalsın inşallah.”
Babama ve bütün ölmüşlerimize rahmet, anneme ve yaşayanlarımıza sağlık ve uzun ömürler diliyorum.
TEŞEKKÜR
Yedi aylık hastane sürecinde ve taziyemizde bizleri yalnız bırakmayan kıymetli dostlarımıza, akrabalarımıza, köylülerimize Hastane çalışanlarına sonsuz teşekkürler.