Yüce Allah’ın sınırlarını çizdiği, mutlaka uyun ve birbirinize düşmeden beraber yürüyün… İki kişi iseniz, biriniz baş, biriniz cemaat olun, ikazı ve emri orta yerde dururken neden birbirimizi yiyoruz? Neden iki Müslüman bir araya gelemiyoruz? Neden kardeşkanı döküyoruz?

                    Kur’an, açık aleni uyarıyor bizi… Ancak Müslümanlar kardeştir diye. Mezar başlarında, camilerde, meydanlarda, evlerimizde, ağlayarak, duygulanarak okuduğumuz nice ayetlerin, aslında, ey Müslümanlar bir olun, ayrılığa düşmeyin…  Ayrılığa düştüğünüzde Kur’an ve Sünneti kendinize hakem kılın emrini neden kulaklarımız duymaz, gözyaşlarımız bu gerçeği neden idrak etmez?

         Kavim, Hak ve Allah’ın ayetlerinden. Lakin kavmiyetçilik, hizipçilik, üstünlük taslama, aşağılama Allah’ın sevmediği ve yasak kıldığı kötü amellerdir. Bir kavmin ya da insanın üstünlüğü ancak takva ile olur. Takva ise Allah’tan korkarak ve rahmetini umarak görevlerimizi yerine getirmekle olur.

 

         Allah’ın emirleri apaçık ortadayken, Müslümanlar yüz yıllardır tam tersini yaptılar ve halen daha bu hal üzereler maalesef. Kavmiyetçilik, hizipçilik, mezhepçilik yaparak yüzlerce fırkaya bölündüler.  Bölünmekle yetinmeyip birbirlerine üstünlük taslayarak birbirlerinin kanını döküyorlar.

     

         Müslümanların bu durumu, kendi kanını içen deveye benzer. Günlerce çöl ortamında gidebilen deve, çölde su ve yiyecek bulamadığı için sadece “harese” (deve dikeni) dikeni yer. Gördüğü yerde bu dikeni koparır çiğner. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. 

 

         Günümüz Müslümanlarının en büyük düşmanı olan ve tıpkı deveye hoş gelen diken gibi olan hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri hareseden türemiştir. İşte bu hırs, haris ve ihtiras ile yüz yıllardır Müslümanlar birbirini öldürürler, öldürdükçe hırslanırlar, hırslandıkça öldürürler ama aslında kendilerini öldürdüklerini bilmezler.

Oysaki ne demişti rahmet peygamberimiz? İki Müslüman birbirine kılıç çekerse, öldüren de öldürülen de cehennemliktir. Sahabe sorar; katili anladık ta pekiyi ya maktul niçin cehenneme girer diye sorunca? Peygamberimiz, çünkü oda bütün gücüyle arkadaşını öldürmeye çalışıyordu der.

Pekiyi! Bu kısır döngüye kim engel olacak?  Bu kan ne zaman duracak?  Müslümanlar nasıl tekrar ümmet olacak?

Nasıl ki kendi kanını içen deve ölmesin diye sahibi deveye engel oluyorsa,  Müslümanlarda sahibi oldukları nefislerine engel olmalılar. Öncelikle Kur’an ve sünneti kendilerine hakem tayin etmeliler. Müslüman ülkelerin yazarları, sanatçıları, iş adamları ve toplumları kalp ve akıl ortaklığı yapmalılar. Kendilerini yöneten güruhlara, yeter, biz bir ümmetiz… Evet, ayrı ayrı kavimler olsak da, Allah bizi kardeş kılmış, bunun gereğini uygulayın diyebilmeliler. Bazen mezhep, bazen uyduruk çıkar çatışmalarıyla, ümmet olma bilincini köreltmelerine izin vermemeliler.

Müslümanların yeniden ümmet olabilmesi için; sağlam bir imana, adalete, istikamete, akla ve mizana ihtiyacı vardır.

Rabbim, cümlemize yeniden sağlam bir iman, mizan, adalet ve istikamet ve ÜMMET olmayı nasip eylesin inşallah.