Gazeteci Yazar Mahfuz Demir Yazdı: Davada Stratejik Bir Karar Çıktı: Nevzat ve Güran Ailesi
İki gündür devam eden Narin Güran davası bugün sonuçlandı. Aylardır Türkiye gündemini meşkul eden davada benim izlemime göre stratejik bir karar alındı. Adaletin çizgisi bazen doğruya ulaşmak için eğrilebilir. Fakat sonuçta doğruyu bulacaktır.
Nasıl mı?
Güran ailesi, gücü ve etkisiyle tanınan bir ailedir. Ancak aile önceki ifadelerinde ve söylemlerinde şu sonuç hep çıktı. “Nevzat, Güran ailesinin gücüne tehdit oluşturabilecek kapasitede değil” Nevzat Bahtiyar; Sessiz, kendi halinde biriydi. Öyle ki, aile içi olayların hiçbirinde adının geçmesi dahi ilk başta tuhaf karşılanmıştı. Ama işler karıştı. Nevzat, büyük bir trajedinin tam ortasında, Narin’in öldürülmesiyle suçlanan kişi olarak yer aldı.
Eğer Nevzat gerçekten Narin’i öldürmüş olsaydı, Güran ailesi daha ilk günden onu ya ortadan kaldırır ya da suçu onun üzerine atarak kendilerini temize çıkarırdı. Bununla da yetinmez, köyde kalan ailesini dışlar, hatta tamamen kovardı. Ailenin güçlü yapısı, bu tür tehditlere tahammül edemezdi. Ancak gerçek, göründüğünden çok farklıydı.
Nevzat Bahtiyar’a suç yüklenmeye çalışıldı. Ama bu plan tutmadı. İlk avukatı, barodan atanmış, savunmaya isteksiz bir görüntü sergiliyordu. Ancak Ankara’dan gönüllü bir avukat Nevzat’ın savunmasını üstlendi. Bu, olayların seyrini değiştiren kritik bir hamle oldu. Nevzat, cesedi taşıdığını deklare etti ve bu bağlamda verilecek cezayı kabullendi. İlk davadaki ifadesini bugün görülen duruşmada daha kendinden emin bir şekilde ifade etti.
Sonuç olarak, anne Yüksel, amca Salim ve abi Enes ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. Nevzat ise dört yıl altı ay gibi daha hafif bir ceza aldı. İlk bakışta bu karar, adaletin tam anlamıyla sağlanmadığı eleştirilerine yol açabilir. Ancak ben bunu stratejik bir hamle olarak görüyorum.
Bir süre sonra; Nevzat’ın aradan sıyrıldığını gören Güran ailesi içinde çatlaklar oluşacak. Aile üyeleri birbirine düşmeye başlayacak. Muhtemelen Enes Güran, tüm suçu üstlenecek ve bir itirafta bulunacak. Böylece diğer aile üyelerinin cezası hafifletilecek, müebbet cezaları Nevzat’ın cezasına yakın bir seviyeye indirilebilir. Eğer Nevzat’a da müebbet cezası verilseydi, bu içsel çözülme mümkün olmayabilir, aile kendi içinde bir çözüm yoluna gitmezdi.
Bu strateji, adaletin tam anlamıyla yerini bulmasını sağlamak için bir köprü görevi gördü. İtirafın ve gerçeğin gün yüzüne çıkması, Nevzat’ın aldığı cezanın onaylanmasından sonra gerçekleşecektir.
Sonuçta, adalet her zaman düz bir çizgi değildir. Bazen bu çizgi, doğru yere ulaşmak için eğrilir. Nevzat’ın az ceza alması ile oluşan bu eğrilik, hem gerçeğin hem de adaletin ortaya çıkmasını sağlayan bir adım oldu.