Muhalefetin ağzında sakız olan bu soruya karşı, iktidar cenah pek açıklama yapmıyor.

Sessiz kalındıkça da, Gezi aklı keyif çatıyor, “hem çalıyorsunuz, hem de sahura kalkıyorsunuz” diye hadlerini aşıyorlar. Sahur ile neden alaka kurduklarını, artık siz düşünün..!

Bu ülkenin mazisinde rezil ve zalimce bir adet vardı ve halen devam ediyor.

Geçmişte bu ülkenin en mülayim başbakanlarından Adnan menderesi halkın gözünden düşürmek ve darbeye zemin hazırlamak için iftira ve kara propagandaya başvurulmuşlardıya…

Hani “Menderes'in beraberinde 12 uçak dolusu altınla birlikte kaçarken yakalandığı” yönündeki yalan iftira ve propaganda… Ve emellerine de ulaştılar. O masumun ahını çok kötü aldılar.

Aynısını Özal’a yaptılar. Alınan iki özel uçak için “yurtdışına para kaçırmak için alındı” dediler…

Merhum Erbakan için de, kayıp trilyon davası çıkardılar. Adamcağızı da zaten iktidardan indirdiler.

Bu şekil rezil ve zalimce algı yönetimi devam ediyor ve maalesef ki bunun karşılığında hiçbir ceza-i müeyyide olmuyor. Zaten olsaydı, 15 Temmuz vahşetine ‘tiyatro’ diyemezlerdi..!

İşte aynı rezilce algıyı, defalarca denedikleri Erdoğan için, bir kez de damadı üzerinden deniyorlar.

Neymiş; damat 128 Milyar doları nereye uçurdu, çaldı, kaçırdı diye rezilce bir algı yönetimi…

Muhalefetin “128 milyar dolar buhar olup uçtu” iddiasına vereceğimiz somut cevaba gelirsek…

Türkiye pandemi sebebiyle 2019’a göre mal ihracatında 12 milyar dolar, hizmet ihracatında ise 30 milyar dolar kayıpyaşadı. 

2019’da 6.8 milyar dolar fazla veren cari işlemler dengesi, 2020’de 36.7 milyar dolar açık verdi. 2019’a göre cari işlemler dengesinde 45 milyar dolar sapma yaşandı. Bu sapmanın tamamı Merkez Bankası rezervlerinden karşılandı.

Kovid-19’un ilk şokunun yaşandığı dönemde dünyada uluslararası ticaret durdu. 2019’da 34,5 milyar dolar olan turizm gelirlerimiz 12 milyar dolara geriledi.

Dolar likiditesinin sıkıştığı anda ödemeler dengesinin devamlılığını sağlamak için döviz ihtiyacı Merkez Bankası’ndan karşılandı. Eğer Merkez Bankası bunu yapmasaydı istihdam ve büyüme durur, reel sektör, bankacılık sektörleri ayakta kalamazdı. Türkiye bir taraftan pandemiyle mücadele ederken, diğer taraftan ödemeler dengesi üzerinden 41 milyar dolarlık net döviz çıkışını Merkez Bankası rezervleriyle finanse etti.

Peki, Türkiye bu süreci başka yöntemlerle idare edemez miydi? 

Dövize artan talebi karşılamak için Türkiye ya IMF’ye gidecekti ya da faizleri şok bir şekilde artırarak kendi reel sektörüne zarar verecekti. Türkiye bunu tercih etmedi. Reel sektörün döviz ihtiyacını karşılamak için Merkez Bankası rezervlerini kullandı. Verilen destekler sonucunda pandemiye rağmen 2020’nin son dört ayında ihracatta rekorlar kırıldı. 2021’in ilk üç ayında da bu artış sürdü. Türkiye G-20’de Çin ile beraber pozitif büyüyen iki ülkeden biri oldu.” 

Welhasıl... 

Dünya standartlarında tutulan veriler ve Merkez Bankasının bilançosu ortadayken, buharlaşan ve kaybolan bir döviz rezervinden, hele hele 128 Milyar Dolar çalındı diye algı yönetmek ahlaki değil. 

Hesap kısaca aynen şöyle: 41 milyar dolar 2020 ödemeler dengesini kapatmak için, 30 milyar dolar reel sektör ilebankacılık sektörünün açık pozisyonunu azaltmak amacıyla ve hane halkının döviz talebi nedeniyle kullanıldı. Şubat 2021 itibarıyla döviz rezervimiz 95.5milyar dolar, nisan ayı başı itibarıyla ise 87.6 milyar dolar...

128 milyar dolar gerçekten uçtu ya da çalındıysa hesabını hep birlikte sorarız. Kimse babamızın oğlu değil. Vatandaş aç ve sıkıntıda iken, birilerinin Merkez Bankasındaki 128 Milyar doları buhar etmesi ya da çalmasına neden gözümüzü kapatalım ki…

Evet, 128 Milyar dolar uçtu ya da çalındı iddiası tamamen bir yalan, iftira ve algı yönetimidir ve maalesef ki bu yalan ve iftiraların hukuk önünde hiçbir karşılığı yok..!

Bize de her zaman olduğu gibi; ‘İyi ki Mahşer var’ demek düşüyor..!

Rabim Mahşer Günü yüzü ak olanlardan eylesin hepimizi…

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler… Saygılarımla…