Kendimizi bildik bileli, ABD ile kaybedeni belli bir oyun içerisindeyiz.
Oyun ‘ekonomik baskı’ mağdur ise ‘Türkiye halkı’…
Eğer iktidarlar, oyunu onların kuralına göre oynarlarsa, sorun olmuyor.
Yok, eğer ‘rest çekerse’ bir iktidar, oyun savaşa dönüşüyor.
Bu savaştaki en büyük silah ekonomik baskı…
Bu silahın mermilerinden biri de dolar olur.
Dolar tek başına yetmiyor mermi olarak...
İçerideki milli ve manevi duygulardan uzak, siyasi hırs peşinde koşan ve iktidarı indirmek için, ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ kurnazlığı içerisinde, o silaha gönüllü mermi olmayı tercih edenler de oluyor. Rahmetli Özal’ın ‘dışarıdaki düşmanla savaşmak kolay, içeridekiler ile baş edemiyoruz’ sözünü hatırlıyoruz çaresizce.!
Özal ve Erbakan bu oyunu bozmayı denediler ama ABD’nin içerideki ve dışardaki mermilerine karşı dayanamadılar. Biri şaibeli bir şekilde vefat etti, diğeri de iktidardan indirilip siyasetten men edildi.
Erdoğan defalarca rest çektiğinde, kapatma davası, gezi olayları, 17-25 Aralık tezgâhları, mit krizi, gezi olayları, çukur eylemleri, darbe girişimi ve defalarca uygulanan ve hali hazırda devam ettirilen ekonomik savaşlar ile karşı karşıya kaldı.
Bu savaşlardan Allah’ın yardımı, mazlumların duaları ve milletin feraseti sayesinde yenilmeden çıktı.
Ama dolara açtığı bu son keskin savaş nedeni ile yine çetin bir imtihan içinde buldu kendisini.
Adamlar dünya genelinde öyle bir sistem kurmuş ki, bu zulüm sistemi ile esir edemeyecekleri ülke nerede ise yok gibi. Çin, Japonya ve Rusya gibi ülkelere, Erdoğan’ın şu anda yapmaya çalıştığını yıllar önce başardıkları için diş geçiremiyorlar. Böylece bükemedikleri eli sıkmak zorunda kalıyorlar.
İşte Erdoğan bu pis oyuna daha fazla devam etmenin mümkün olmadığını anlamış oldu ki, ‘ya dolar beni, ya da ben doları yeneceğim’ diyerek bir zorlu yola koyuldu…
Nedir bu yolun temel taşları…
Faiz peyderpey indirilecek…
Üretim modeline geçilecek…
İthalat minimuma indirilecek…
İhracat arttırılacak…
Kamuda tasarrufa gidilecek…
Artan pahalılığa karşı maaşlarda ciddi artışlar olacak…
Bu adımlar karşısında dolar yükselmeye devam etti.
Ancak, “artan dolar bir noktadan sonra ABD ve AB ülkelerinde bulunan üreticiler ve tedarikçilerin işlerine gelmeyecek. Çünkü dolar ve Avro arttığı için Türkiye’den malzeme alımı olmayacak. Böylece dolar ve avro bir noktadan sonra inecek” diye atılan bu adımı savunan iktisatçılar var.
“Altı ay sonrasında turizm sezonu başlıyor. Türkiye’de dolar ve avro yüksek olduğu için, bu ülkelerden ülkemize akın akın turistler gelmeye başlayacak. Bu da dolara karşı elimizi güçlendirecektir’ diye de ekliyor bahse konu ekonomistler.
Tüm bunlara paralel olarak, ülke içerisinde müthiş bir üretim atağına geçilmesi planlanıyor.
Özellikle temel gıda maddelerinin üretimi, bu konuda dışa bağımlılığın azaltılması hayati öneme haiz.
Eğer bu yeni ekonomi modeli tutarsa hem Erdoğan, hem iktidar derin bir nefes alacak.
Yok, eğer bu savaşı kaybederse Erdoğan, kendisi ile birlikte iktidarı da muhalefete geçecek.
Yani, dolar ile savaşın kazananı ABD ve içerideki muhalefet olacak.
Belki kısa vadede dolar düşer ama uzun vadede sırtımızda dolar sopası ve ekonomik baskı ile yaşamamaya mahkûm kalacak çocuk ve torunlarımız.
Vatandaşa oynanan oyunlar ve atılan adımlar anlatılmalı.
İktidar cenahı anlatmayınca olan biteni, onlar da oluşturulan algılara kanarak, ‘açız’ diyenlerin kuyruğuna takılabiliyor.
Hem Erdoğan, hem de vatandaş için 2022 yılı zorlu bir süreç olacağa benziyor.
Bu zorlu süreçte, Rabbim ülke ve ümmetin yardımcısı olsun.
Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler..! Saygılarımla…