Akdeniz Üniversitesi Deprem Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik, Akdeniz’de artarda meydana gelen depremler sonrasında Türkiye’deki ve bölgedeki deprem risklerini değerlendirdi. Deprem öncesi ve deprem sırasında alınabilecek önlemlerle ilgili açıklamalarda bulundu.
“DEPREM BİZLERE KENDİNİ UNUTTURMUYOR”
Türkiye’nin deprem kuşağı içerisinde yer alması nedeni ile deprem konusunun sürekli olarak güncel kaldığını belirten Doç. Dr. Özçelik, “Ülkemizin sınırları içerisindeki çok büyük bir bölge deprem tehlikesi altındadır. Haliyle deprem bizlere kendini unutturmuyor. Deprem oluşturma potansiyeli çok yüksek olan Kuzey Anadolu Fay Hattı, Van-Amasya-Bolu-İstanbul ve yine Van-Bingöl-Adıyaman-Hatay doğrultusunda oldukça aktif bir fay hattıdır. Bunun yanında Antalya'dan Bilecik'e doğru bir çizgi çizildiğinde bu çizginin batısında kalan illerimizin tamamı neredeyse deprem tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerdir. Antalya şehir merkezi eski haritalandırmaya göre 2. derece deprem bölgesinde yer alıyor. Batı sahil kesimlerine gidildikçe, özellikle Kemer, Kumluca, Finike, Kaş ve Demre ilçelerimizin bulunduğu alanlar çok daha fazla deprem tehlikesi olan bölgelerimiz. Buralarda kesinlikle deprem olacağını biliyoruz ancak ne zaman ve hangi büyüklükte olacağını bilemiyoruz” diye konuştu.
“1998 YILINDAN ÖNCE YAPILAN BİNALAR İÇİN UYARI”
Binaların yapımının deprem şartnamesine bağlı olduğunu dile getiren Özçelik, “1998 yılında Türkiye, deprem şartnamesinde çok büyük ve kapsamlı bir değişikliğe gitmiş, daha sonraki yıllarda şartnamede yapılan revizelerle de çok daha güvenli binaların yapılması sağlanmıştır. 1998 Deprem Şartnamesi’nde yapılan değişiklikle Antalya 4. derece deprem bölgesinden daha büyük deprem tehlikesi olan 2. derece deprem bölgesine yükseltilmiş ve yeni yapılacak binaların buna göre yapılması sağlanmıştır. Ancak 1998 yılından önce yapılan binalar için riskin büyük olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Onun için bu binalar mümkünse ivedi olarak güçlendirilmeli ya da kentsel dönüşümle yıkılarak yerlerine yenileri yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM YANLIŞ ANLAŞILIYOR”
Günümüz teknolojisi ile depremi engellemenin ve zamanının belirlenmesinin mümkün olmadığına da değinen Özçelik, “Bununla birlikte deprem öncesi aldığımız tedbirlerle mal ve can kayıplarını en aza indirebiliriz. Yine deprem esnasında hızlıca daha önceden belirlediğimiz güvenli alana geçişlerde hayatımızı kurtarabilir. Mesela hayat üçgeni oluşturabilecek olan buzdolabı, çamaşır makinesi, ranza vb. yanları hayatta kalma şansımızı artırabilir. Mobilya, Dolap vb. eşyaların duvara monte edilmesi de deprem öncesi alınacak önlemler arasında sayılabilir. Ayrıca deprem esnasında güvenli bir binada oturup depremin geçmesini beklemek gereklidir” şeklinde konuştu. İHA