Bir durumu, sözü, eşyayı kötüye kullanma, sömürme, haksız faydalanma, çıkar sağlama, olması gereken durumun dışına çıkarmaktır istismar.
Kur'an'da ise, “Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir karşılık için satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar “ buyurarak din istismarcılarının sonunun nasıl hazin olacağını insanlığa ilan ediyor Rabbimiz. Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, bilsin ki bu ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır” Ayeti ile de din adına tevhid inancının öğretileri dışında başka bir inanç veya felsefe ihdas etmek isteyenlerin ancak azaba duçar olacakları en sert ifadelerle bizlere bildirmiştir.
Tevhid yolunun karşısındaki her oluşum bir din istismarıdır, din sömürüsüdür. Mesela her hurafe bir din istismarıdır. Her bilinçli saptırma bir istismardır. Dini kullanmak, kendine bu yolla çıkar sağlamak, mevki, makam, rant, tolerans sağlamak için dindar görünme çabası da münafıklık kılıfına büründürülmüş dinistismarıdır.
İstismarın temel sebeplerinden biri de bilgisizlik, araştırmamak, peşinen kabullenmektir. Esasen bilgiye en yakın olmamıza rağmen bilgiden en uzak olduğumuz çağdayız. Bilgi deposu olan internet ortamında genelde abur cubur yazılar, resimler, videolarla geçiriyoruz zamanımızı. Bilgiye ulaşmaya imkân vermiyor bilgiyi depolayan aygıtlar. Çeliyor aklımızı. Sağdan soldan şeytan gibi sokulan reklamlar ayartıyor aklımızı. İstismar teşebbüslerinin gerçek mi bilgi mi olduğunu araştırırken de çabamız istismara uğruyor. İsraf ediliyor zamanımız. Eli boş dönüyoruz arayışımızın sonunda.
Hemen her alanda istismar almış başını gidiyor. Konumuz din olduğundan çerçeveyi daha dar tutacağız. Din istismarımın sebebine baktığımızda temelde ise bilgisizlik, samimiyetsizlik, menfaatçilik yatıyor. Örneğin “dini program” adı altında kısır tartışmaları dinliyoruz, izliyoruz medyadan. Bakıyoruz ki burada insanları aydınlatmak için ayetler delil olarak kullanılıyor. Meali verilen ayet ile alakası yok söylenenlerin. Kaşla göz arasında yediriyor bize kendi cümlelerini ayet mealidir diye. İstismar ediyor, kullanıyor. Kendi çıkarlarına hizmet ettiriyor sinsice. Kendi kafasından işine geldiği gibi uydurduğu manaları verip kendi gibi düşünenleri memnun etmeye, reyting almaya, kanalı zengin etmeye uğraşıyor. Çünkü adamın derdi din adına aydınlatmak değil televizyonu zengin etmek. Adamın görevi o. O iş için oraya oturtulmuş. Biz de din adına bize ne verecek diye kayıtsız şartsız teslim oluyoruz söylediklerine.
İş istismar olunca say say bitmez bizim medyada. Mesela esas görevi İslam düşmanlığı yapmak olan ve gelirinin bir kısmını İsrail silahlı kuvvetlerine bağışladığı bilinen Amerikan kola şirketlerinin Ramazanda tasavvufi fon müziği eşliğinde kullanması ne anlama geliyor? Yoğun bir manevi duygu sömürüsü altında adeta zemzem suyu ayarında bizlere soğuk içmemizi tavsiye ettiği bu içeceğe de dinin alet edilmesi, sinsice bir din istismarı tezgâhı değil midir?
Televizyonda, medyada, internette, Kurban ve Ramazan bayramlarında “bayram masrafınızı düşürmek ve yükünüzü hafifletmek için size bilmem yüzde kaç faizle kredi veriyoruz” diyerek Kurban ve Ramazan gibi dini bayramları ve kutsalları alet etmek, dini bayramları haramlara bulayarak Müslümana tatlı göstermeye çalışmak da din sömürüsü, dinin istismarı değil midir?
Ne verirsen ver Allah’ım senin kulun yer Allah’ım mı diyeceğiz yoksa yaratılışımız gereği sorumluluğumuzu hatırlayıp kendimize mi geleceğiz?
Bütün bunların üzerine söylenecek bir istismar varsa o da "bence" istismarıdır. Günlük hayatımızda dini terminolojiyi, hadisi, tefsiri, fıkhı, Arapça belagati yani dini ilimlerin neredeyse hiçbirini bilmediğimiz halde dini konularda cesurca ahkâm kesebiliyoruz. Bilgi olmadan, delil olmadan kör mantığımızın kırık süzgecinden geçirerek “bence”lerimizi en büyük din istismarı haline getiriyoruz. “Bence din bunu demez, bence peygamberimiz bunu söylemiş olamaz” gibi sadece vehimlere dayanan cümleler. Hani şeytan ilahi iradeden uzak durarak kendi mantığına göre kendisini Hz. Âdem ile kıyaslayıp üstün görme sonucuna varmıştı da kibri ve küstahlığı ona normal gelse de onu sonsuz cehenneme sürüklemişti. “Bence ben daha üstünüm, öyle olmalıyım” demişti. Bu şeytana göre gayet mantıklı bir kıyastı fakat Allah katında bu kıyasın sonu ancak kovulup cehenneme atlımak oldu.
Her hurafe, her batıl inanç bir din istismarıdır. Her bilinçli saptırma bir din istismarıdır. Ciddiyetinin farkında olmadan kılınan her namaz, kılan için bir din istismarıdır. Amacı bilinmeden başkası görsün diye verilen zekât, kesilen kurban bir din istismarıdır. Ne için gidip gelindiği anlaşılmadan yapılan her hac, sahibi için bir din istismarıdır.
Ne kadar da çok istismar ediyoruz dini. İsraf ediyoruz, heba ediyoruz belki farkında olarak yada olmadan. Allah’ın rızasına, muradına, hoşnutluğuna uygun olmayan her dini eylem bir istismardır, dini kullanmaktır. Kendi çıkarlarına kurban etmektir. Kendi gayelerini gerçekleştirmeyi Allah’ın rızasından üstün tutmaktır. Din adına yapılan ancak samimiyetten yoksun her hareket, her eylem ve söylem dini sömürmektir, istismar etmektir, kendi çıkarlarına, çirkin emellerine alet etmektir.
Din sadece ve sadece Allaha aittir. Başkasının Allah’ın dinine bir katkısı olamaz. Çünkü katkı yapmak ancak katkı yapılan şeyin eksikliğini gösterir ki Allah’ın dini için kimse bir eksiklik iddia edemez. “Elyemu ekmeltu lekum dinukum” diyor Allah. “Bugün size dininizi tamamladım” diyor dinin tek hükümranı. Yani tam ve mükemmel bir din.
Sizin de dikkatinizi çekmiştir. Dinden, inançtan, ilmihalden, İslam hukukundan veya tefsirden bir konu yazıp Google den araştırdığınızda karşınıza ilk çıkan sitelere bir bakın. Ya bir TV kanalı ya da günlük müstehcen yayın yapmaktan çekinmeyen birçok gazetenin adı öne çıkıyor. Din ile alakalı her sorunun cevabı için internet sayfasının bizleri dinde otorite olabilecek din ile ilgili kurumlara veya kişilere yönlendirilmesi gereken arama motoru bizleri günlük gazetelere yönlendiriliyor. Bu da başlı başına dinin istismarı değil midir? Dinden rant sağlamak, çıkar devşirmek değil midir? Araştıran Müslüman birkaç dakika o iğrenç internet sayfasında gezerse, o sayfa birkaç tıklanma fazla alırsa, medya sahibi ondan nemalanacak, reklam parası kazanacak ve Müslüman da ya yanlış dini bilgiyle ulaşacak ya da eli boş dönüp zamanını heba etmiş olacak. Bu da tam bir din istismarıdır.
Televizyon programlarına bir bakın, onlarca TV kanalı satış yaparken dini kullanıyor, istismar ediyor. Bal satılıyor ayet ve hadisleri sıralıyor, yağ satıyor Kur'an'dan ayetler okuyor. Keçiboynuzu satılıyor yanda ayet ve hadisler adeta rehin alınmış gibi sıralanıyor. Krem satıyor, bilmem ne satıyor dini kullanılıyor. Kitap satılıyor, alttan dini motifler veriliyor ve insanların dini duyguları sömürülerek satış yapılıyor. Medya adeta din pazarlıyor ve Müslümanlar olarak bunun sorgulamasını yapamıyoruz.
Bu ayetler, bu hadisi şerifler yağ, bal, ot sattırmak için var sanırsınız. Bunca savaşlar; Bedirler, Uhutlar, Hendekler ve diğerleri, İslam tarihi boyunca verilen şehitler, çekilen işkenceler, Müslümanlara uygulanan boykot ve ambargolar ayetler böyle iğrençliklere alet edilsin diye mi yaşandı.
İslam’a Kur'an'a sahip çıkmazsak Allah bizden hesabını sorar. "Aranızda Allah’ın dinini ayakta tutan bir topluluk bulunsun” denmiyor mu Kur'an-ı Kerim'de? Allah’ın ayetlerini ucuz menfaatleriniz karşılığında satmayın demiyor mu?
Onun için inancımızı istismar etmemek, dini oyuncak haline getirmemek için dikkatli olalım. Olur olmaz her dini konuda bilip bilmeden ahkam kesmeyelim. Bilmeden de olsa şeytanın değirmenine su taşımayalım.
Yeter bu kuşatılmışlık. Bu din erozyonu. Sağlam inanç eksenden uzaklaştırıldığımız yeter. Bu istismara daha ne kadar açacağız kapılarımızı? Unutmamak gerekir ki sorumlu olduğumuz kapıların hesabı da bize aittir.
Dua ile...