Sosyal hayatımızda sınavların çok fazla olmasının zihinsel karmaşıklığa neden olduğunu söyleyebiliriz.” Diyen Yılmaz, “Sınav denilince bireysel ve toplumsal hafızlarda korkular hâkim olur. Sınav, öğrencilerin en çok duyduğu ve her duyduğunda endişelendiği bir gerçektir. Bu konuyla ilgili seminerler verilse, telkinler yapılsa, diziler çekilse de etkisinin kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz. Bu sorunun epistemolojik kaynağına indiğimizde çeşitli nedenlerinin olduğunu göreceğiz.”dedi.

PANİK VE ENDİŞE İÇİNDE SINAVA GİRİLMESİ SINAV SİSTEMİNİN RUHUYLA ALAKALIDIR

 Öğrencileri uyaran danışmanların, bireysel eğilimleri dikkate alındığında bireysel eğilimlerle sınav sisteminin uyuşmaması yani hastayı reçeteye uydurma mantığı bu mantıksal çıkarımından sağlıklı sonucun çıkmayacağının kanaatinde olduğunu ifade eden Yılmaz, “Hazırlık sürecini yaşayan öğrencilerin ameliyata girecek hastalar gibi panik ve endişe içinde sınava girmeleri buda sınav sisteminin ruhuyla alakalıdır. Sınavın içerik noktasındaki ruhsal bozukluğunun öğrencilere ve velilere sirayet etmesi sınava yüklenen anlamını da etkilemiştir.”diye belirtti.

ÜST ÜSTE YAŞADIĞIMIZ BAŞARISIZLIKLAR BİZE BAŞARISIZ OLDUĞUMUZU ÖĞRETİR

Konuşmasına devam eden Yılmaz, “Bu süreçte en çok hissedilenler heyecan, stres, ya olmazsa korkusudur. Aslında buna sebep olan sınavdan ziyade bireylerin sınava yüklediği anlamdır. Bu anlamın başarısızlıklar üzerine yoğunlaşması çabalarımızın yetersiz olduğu inancını doğurur. Bu inanç aslında yaşanılan başarısızlıktan çıkan bir öğrenme sonucudur. Üst üste yaşadığımız başarısızlıklar bize başarısız olduğumuzu öğretir. Buna öğrenilmiş çaresizlik diyoruz.” İfadelerini kullandı.

HER ŞEYDEN ÖNCE SAHİP OLDUKLARIMIZIN VE OLMADIKLARIMIZIN FARKINDA OLMALIYIZ

 İnsanın yapabileceği bazı şeyleri yapamayacağına inanması, bir işi yapmaya teşebbüs ederken cesaretinin kırılması, kişinin başarısız olmasına neden olduğunu belirten Yılmaz, “İngilizcede üst üste başarısız olan birisinin ‘’Ben İngilizce öğrenemem!’’ demeye başlaması, deneme sınavlarında hedefindeki puanı alamayan öğrencinin ‘’Başarısız olacağım !’’ diye inanç geliştirmesi birer öğrenilmiş çaresizliktir. Aslında gücümüz yaşayacaklarımızı çözmeye yetecek düzeydedir. Kendimize, bu soruyu akranlarım çözüyorsa ben de çözebilirim, diyebilmeliyiz. Her şeyden önce sahip olduklarımızın ve olmadıklarımızın farkında olmalıyız. Bu anlam, zihinsel dünyamızla alakalı olduğundan bir irade meselesidir.”dedi.

Her bir sınava girmeden önce bu sınavın ait olduğu dersle ilgili önyargılarınızı sınıfın kapısına bırakılması gerektiğini ifade eden Yılmaz şunları söyledi:  “Soru köklerini okumadan ve anlamadan cevaplandırma işlemine geçmeyin. Zira her bir derste cevaplandırmanız gereken 20 soru ve 40 dakikanız var. Zorlandığınız sorular olacak mutlaka. Bunlar doğru ve adil bir eleme yapabilmek adına sınavda olması gereken sorular. Bunlarla zamanınızı öldürmeyin. Sorunun başına bir işaret koyup birinci turda tüm kolay ve hemen cevaplarını bulabileceğiniz sorularla zamanınızı değerlendirin. Bu tür sorular ikinci turda cedelleşmeniz, mücadele etmeniz gereken sorulardır. Bazen şıklardan giderek doğru cevabı aramaya çalışın. Test tekniğinin en somut faydalarından birisi budur.  İşlem gerektiren sorularda yazmaktan, çizmekten, sınav soru formunu karalamaktan çekinmeyin. Temiz olan tek şey optik cevap formunuz olsun ve o formda sadece kimlik ve cevap şıklarını doldurmayı unutmayın. Arada bir zamanı kontrol etmeyi unutmayın. Soru cevaplandırmak hızınızı ayarlamanız açısından zaman kontrollü ilerlemek çok doğru bir sınav stratejisidir. Sınava iyi konsantre olmak için arada bir dinlenin, derin nefes alın, masada hep aynı pozisyonda oturmayın,

Sınıfta olup biten her tür uyarıcıyı algılıyorsanız, en ufak bir ses dikkatinizi dağıtıyorsa bu sizin sınava iyi konsantre olamadığınızın bir işaretidir. Kodlama disiplinine de kesinlikle riayet edin. Soru kaydırmak, cevabı yanlış şıkka veya yanlış soru numarasına işaretlemek en sık karşılaşılan kodlama hatalarıdır. Bir de hemen cevabı bulduktan sonra kodlamayı tamamlamanızı öneririz. Sınavın sonlarına bırakmak sizi hataya sevk eder.”

MUTLAKA YANLIŞ DA OLSA HER SORUNUZUN BİR CEVABI OLSUN

Yılmaz, konuşmasını şöyle sonlandırdı:  “Yanlış cevaplar doğru cevaplarınızı etkilemeyeceği için kesinlikle hiçbir derste, hiçbir sınavda boş geçmeyin. Mutlaka yanlış da olsa her sorunuzun bir cevabı olsun. Sınav anında sınavın sonucuyla, ailenizin, öğretmenlerinizin, arkadaşlarınızın ve çevrenizin sizden beklentileriyle ilgili duygu ve düşüncelerden uzak durmaya özen gösterin. Bütün bir yıl boyunca defalarca girdiğiniz yazılı sınavlarından farklı bir sınav olmayacak aslında sizin için TEOG. Tek farkı bütün ülkede aynı anda uygulanıyor olması ve sizinle aynı düzeydeki her adaya aynı soruların sorulmuş olmasıdır