Haserek kayak tesisine ailece gitmek nasip oldu…
Pademi nedeni ile bunalan aile bireylerimiz için iyi bir nefes alma fırsatı oldu.
Bingöl’den çıkıştan tesis bölgesine varıncaya kadar ki yolculuğumuzda gördüğümüz mükemmel manzara bizleri adeta büyüledi.
Tertemiz yollarımız yapılmış ama yol dar, biraz daha geniş yapılabilirdi.
Otopark alanı geniş ancak park yeri yapılmamıştı. Gelişi güzel park ediliyordu. Ayrıca park zemini için de bir şey yapılmamıştı. Her taraf çamur ve su içindeydi.
Otopark alanındaki güvenlik personeli eksikliği de gözümüzden kaçmıyordu.
Yüksekten tesis alanına baktığımızda gördüğümüz manzara bizleri büyülemişti.
Vatandaşların rengarenk giysileri ve herkesin yüzündeki mutluluk içimizi ısıtıyordu.
İl dışından gelen tur otobüsleri, minibüsler de dikkatten kaçmıyordu…
Ancak dışardan gelen misafirlerimiz için herhangi bir otel ya da motel yoktu.
20 yataklı bir konuk evi bile yapılsaydı, kâfi gelebilirdi kısa vadede...
Yol kenarlarında vatandaşlarımızın kimi mangalını yakmış, kimi arabanın müzik sistemini açmış halay çekiyor, kimi semaverde çayını demliyordu.
Ortalığı saran kebap kokuları da iştah açıyordu…
Kiralık kızaklar, kayak malzemeleri falan derken, hemen her şey vardı.
Fiyatlarını da doğrusu çok fahiş bulmadık...
En çok hayran kaldığım tablo ise zemin ve dağlarımızın güzellikleriydi.
Nazlı nazlı bulutların arasında gezinen güneşin sıcaklığı ve parlaklığı bir başkaydı.
Yerdeki karın kalitesi bile insanın gözünden kaçmıyordu. Kaymak için her şey müsaitti.
Kimse kimse ile tartışmıyor, herkes birbirine aile bireyleri gibi anlayışlı oluyordu.
İki saat boyunca sıra bekledik teleferik için… Sonunda sıra gelmişti ama teleferikten inenlerin gözyaşları, hele o çocukların ağlayışları bizleri tereddüte düşürmüştü.
Çünkü yanımızda iki de küçük kız çocuğu vardı…
İnenler ağız birliği etmişçesine ‘Allah için bu çocukları bindirmeyin, aşırı soğuk’ diyordu.
Tabi kıyamadık çocuklara ve aldığımız kartı birine vererek binmekten vazgeçtik.
Teleferikler neden kapalı değil… Etrafının cam ile kapatılmasının maliyeti ne olabilir ki.?
Ayrıca teleferiğe binenler için hiçbir güvenlik önlemi yok. İnsan hayrete düşüyor.
Yaramaz bir çocuk ya da meraklı bir genç mutlaka düşecektir oradan, bakın göreceksiniz. İnşallah ben yanılırım ama unutmayın bu dediğimi.!
En kısa zamanda bu büyük eksikliğin giderilmesi bir keyfiyet değil, zorunluluktur..!
Yiyecek bölümü için tesisin içine gittiğimde gördüğümüz tablo hiç hoş değildi.
Hijyen yok, ortam çok düzensiz, lavabolar çamur ve su içindeydi.
Kayak malzemelerinin kiralandığı bölümde de durum aynıydı.
Böylesi mükemmel coğrafya ve tesise sahip olan kayak merkezimizin maalesef hak ettiği şekilde işletilmediğini üzülerek belirtmek isterim.
Ülkemizin acı gerçeklerinden biri olan özeleştirme zorunluluğu burada da kendini göstermiş oldu böylece. Çünkü burası eğer özel bir firma ya da şahsa verilseydi, inanın ki bu dediklerimin çoğu yapılırdı. Ne acı bir realite değil mi?.!
Bu arada böylesi güzelim bir coğrafya neden sadece kış aylarında değerlendiriliyor…
Acaba diyorum yaz aylarında da o bölgelerde turizm ve sosyal etkinlik projeleri geliştirilemez mi. Dağ sporu, bisiklet yolları, cirit, okçuluk, paraşüt ve yaylacılık gibi… Neden olmasın..!
Artı ve eksileri ile kısaca değindiğimiz Haserek Kayak Merkezimizin, her şeye rağmen Bingöl’ümüzün inicisi olduğunu söyleyebilirim.
İlimize böylesi güzel bir tesis kazandıranlara huzurunuzda teşekkür ediyorum…
Tüm vatandaşlarımızın mutlaka Haserek’e uğramalarını tavsiye ediyorum.
Haserek sayesinde, Bingöl’ümüzle bir daha gurur duydum… yeterince kıymetini bilmesek te…
Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler… Saygılarımla…