Yaşam

Gerindal Gölü’nün 5’te 1’i Gakkoşların Ama Yapılan Müdahaleler Endişe Veriyor

Palu Kaymakamlığı tarafından, Gerindal Gölü’ne Elazığlıların daha sık ziyaret edilmesi için yol yapılmıştı. Palulular Gerindal Gölü’nün kendilerine ait olduğunu savunuyorlar ama kadastro verileri ışığında 5/1’lik kısmının paluya bağlı olduğunu gösteriyor. Bingöl’deki herhangi bir mülkü amirden izin almaksızın yapılan yol çalışması gölün doğal dengesini bozup tehlikeye atıldığı aktarıldı.

Abone Ol

Gerındar Gölü, Bingöl’ün Şaban Köyü sınırları içerisinde bulunan, doğanın eşsiz bir harikası olarak bilinen bir krater gölüdür. Özellikle kalp şekliyle dikkat çeken bu göl, çevresiyle birlikte bölgenin önemli doğal miraslarından biri olarak görülmektedir. Yalnızca doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda çevresinde barındırdığı zengin bitki örtüsü ve anlatılan efsanelerle de bölge halkı için önemli bir simge haline gelmiştir. Son dönemde ise Gerındar Gölü, yapılan çeşitli müdahalelerle gündeme gelmiş ve doğal yapısına zarar verme riski taşıyan bu müdahaleler endişe yaratmıştır. Göle fidan dikilmesi, balık bırakılması ve yol yapılması gibi çalışmalar, bölge halkı ve doğaseverler tarafından kaygıyla karşılanmıştır. Anadolu Kültür Eğitim Derneği Başkanı Doç. Dr. Nebi Butasım, bu müdahalelerin doğal ekosistemi bozabileceği uyarısında bulunarak, Gerındar Gölü’nün korunması için milli park ilan edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu çağrı, doğaseverler ve ilgili kurumlar tarafından dikkate alınması gereken önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır.

Konu ile ilgili Anadolu Kültür Eğitim Derneği Başkanı Doç. Dr. Nebi Butasım bir açıklamada bulundu. 

Butasım'ın yaptığı açıklama şu şekilde: 

Gerindar Gölü'ne Ne Yapılmak İsteniyor?

Bingöl ili Şaban Köyü sınırları içerisinde bulunan ve kalp şekli ile insanların dikkatini çeken Gerındar Gölü son dönemde bazı müdahaleler ile gündeme gelmektedir. Her ne kadar Şaban Köyü sınırları içinde bulunsa da bu tür yerlerin insanlığın ortak mirası olduğuna inanmaktayız. Ancak son dönemlerde yapılan, iyi niyetli olduğuna inandığımız bazı eylem ve işlemler Gerındar Gölü’nün akıbeti hakkında bazı tereddütlerin oluşmasına sebep olmuştur. Bunlara burada kısaca değinerek yapılması gerekenler hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bu açıklamayı yapmak zorunluluğu doğmuştur. 

Gerindar Gölü Tapu Kadastro verilerine göre Bingöl Şaban Köyü sınırları içerisindedir. Bu çok da gizli ve/veya tartışmalı bir bilgi olmayıp tüm kamuoyuna açık bir bilgidir. İsteyen tapu kadastronun sitesine girip sorgulayabilir. Bunun dışında geleneksel aktarım olarak bilinen ve rivayet tarihi olarak adlandırılan bilgilerden yola çıkılırsa günümüzde tapu kadastronun çizdiği sınırların doğru olduğu görülmektedir. Anadolu Kültür Eğitim Derneği başkanı olarak ben de Şaban Köyü’ndenim köyde hem rahmetli babamızdan hem de diğer yaşlılarımızdan aldığımız bilgi Gerındar Gölü’nün Şaban sınırları içinde kaldığı şeklindedir. Ancak çanak şeklindeki gölün bulunduğu krater alanın yaklaşık 5/1 kadar kısmı Elazığ Palu ilçesinin Gemtepe/Ğedmem Köyü sakinlerine yaylak olarak verildiği kabul edilmektedir. Bu bilgi de kadastronun çizdiği sınırlar ile örtüşmektedir. Şaban Köyü sınırlar içinde olsa da bu alan artık tüm insanların ortak malıdır. 

Gerindar Gölü ve Çevresi

Gerındar Gölü krater bir göldür. Gölün dikkat çeken özelliği kalp şeklinde olmasıdır. Bu kalp şekli Mayıs Haziran aylarında çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra Gölün efsaneleri de bulunmaktadır. Bunlardan biri de gölde kanatlı bir atın yaşadığı ve ara ara ortaya çıktığı şeklindedir. Gölün bazı hastalıklara da iyi geldiği çevre sakinleri tarafından ifade edilmektedir. Ayrıca gölün dış çevresinde yoğun olarak geven bulunmakta ve bu gevenin de özellikle Temmuz ayında açtığı çiçekler ile arıların bal sağlamasında önemli bir flora oluşturmaktadır. Gerındar Gölü ve çevresinin bir diğer dikkat çeken yönü ise ilkbahar aylarında çıkan çiriş/yelıng bitkisinin bulunmasıdır. Ayrıca Gölün kuzey yamaçlarında yani Şaban/Şawun Köyü tarafında yoğun olarak deniz canlılarına ait fosil yatakları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde Gerındardan kuzeydoğu şeklinde uzanan vadide 20 farklı türü barıdıran kekik/onıx bitkisi bulunmaktadır. Bunların dışında Helerg/baldıran gibi daha birçok çeşit bitkiyi de barındırmaktadır. Gerındarın kuzey tarafında bulunan topraklar sert olmayıp zemin oldukça gevşektir ve heyelan riski çok yüksektir. 

Gerindar Gölüne Ne Yapılmak İsteniyor Ya da Orada Neler Oluyor?

Bingöl’deki birçok doğasever Gerındar gölünü görmeye gitmektedir. Biz de her yıl geleneksel hale getirdiğimiz Gerındar Yürüyüşü düzenlemekteyiz. İnsanların doğudan batında, kuzeyden güneyden her yerden bu doğal güzelliği görmeye gelmesi gayet normaldir. Ancak son dönemlerde artan bir şekilde göl ve çevresine müdahaleler olmaya başlamıştır. Bunlardan bazılarını şu şekilde açıklayabiliriz. Bazı kişiler Gerındar Gölünün bulunduğu alanlara fidan dikmişlerdir. Yine bir STK nın öncülüğünde geçenlerde göle 30 bin balık yavrusu bırakılmıştır. Son olarak aldığımız bilgilere göre Elazığ tarafından bir yol yapılmış ve Gerındar’ın göl kısmına kadar bu yol uzatılmıştır. Bu işler yapanlar tarafından ve maalesef bir kısım medya aracılığı ile sanki çok da güzel bir işlemmiş gibi paylaşılmaktadır. Yapılan bu işlem ve eylemlerin tamamen iyi niyet ile yapıldığına eminiz ve öyle inanmak istiyoruz. Ancak bunun gibi daha birçok müdahalenin doğaya, Gerındar Gölü çevresine zarar vereceği endişesini taşımaktayız. Bunların bir kısmını maddeler halinde sıralayarak kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz.

Öncelikle Gerındar gölünün bulunduğu krater çanağının çevresine özellikle iç kısmına ağaç dikilmesi ağaçların su ihtiyacından dolayı zaten derinliği ve alanı küçük olan suyu kurutabilme potansiyeline sahip olacaktır. Ayrıca burada dikilecek ağaçların bir süre sonra geven bitkisine zarar vereceği ve böylelikle Temmuz Ağustos aylarında çiçek açan gevenin artık burada olmayacağı sonucunu doğuracaktır. Bu da doğal olarak arıların bu aylarda en çok faydalandığı çiçeklerin artık olmayacağı ve floranın zarar göreceği anlamına gelecektir. Bir diğer yanlış uygulama da maalesef bu küçük göle balık atılmasıdır. Bu gölde zaten balık yaşamayacağını daha önceki tecrübeler ve çalışmalar göstermiştir. Ancak bunda ısrar edilmesi ve aşırı balık yüklenmesi doğal olarak gölün kendisinin kurumasına neden olabilecektir. Ayrıca kapalı bir alanda bulunan ve gideri olmayan bir su içine balık atmak bilimsel ve geleneksel hiçbir bilgi ile bağdaşmamaktadır. Bir STK tarafından yapılan bu göle balık yavrusu bırakılmasının bilimsel bir dayanağı olmadığı gibi bölge sakinleri ile de istişare edilmeden yapılmıştır. Bir diğer önemli husus ise Palu tarafından yapılan yoldur. Bu işlemin vatandaşların ulaşımını kolaylaştırdığını bilmekteyiz. Ancak bu tür çalışmalar hem doğanın orijinal haline zarar vermekte hem de Gerındar çevresini bilmeyenler tarafından göz ardı edilen heyelan olayına davetiye çıkarmaktadır. Kaldı ki bir ilin sınırları içine girildiğinde ilin en azından mülki idare amiri ile istişare edilmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiği herkes tarafından bilinmektedir. Ülkemizde birçok örneği bulunan tahribatların Bingöl ili Gerındar Gölü’nde de olmaması için daha dikkatli ve bilimsel çalışmaların yapılması elzemdir. Burada bahse konu edindiğimiz birkaç olayda bildiğimiz kadarıyla ne Bingöl Valiliği’nden izin alınmış ne Tarım ve Orman Bakanlığından gerekli bilgi ve çalışma istenmiştir. Kaldı ki üniversitelerde bulunan ilgili bölümdeki bilim adamları ile hiçbir şey paylaşılmadan “hadi burada bir iş yapalım” düşüncesiyle yola çıkılmıştır.  Bingöl ilinde Çapakçur deresinin bir kısmının hala kurak olduğunu ilgili herkes bilmektedir. Yaklaşık 2 km alan, tarla sahiplerinin bilinçsizliği nedeniyle kurumuş ve hala kuraktır. Saha çalışmalarımızda gördüğümüz ve iyi niyet ile yapılan bir yanlışı burada vererek konunun ehemmiyeti ve geleceği hakkında kamuoyunu bilgilendirmek gerekmektedir. Bingöl Kığı ilçesi Çanakçı köyü yaylasında Osmanlı dönemi tarihi bir baraj göletibulunmaktadır. Yaz aylarının sonunda doğal olarak azalan gölete çevredeki bir kısım köylüler yine iyi niyet ile iş makinaları getirtmiş ve iç kısmında bulunan toprağı derinleştirmeye çalışmışlardır. Ancak tarihi göletlerin veya göllerin taban kısmı ile herhangi bir bilgisi olmayan bu tür kişilerin yaptığı bir iyi niyetli çalışma sonucu gölet tabanında bulunan ve su sızmasını önleyen “kil” tabakası tahrip olmuş ve o günden sonra gölette maalesef istenildiği oranda su bulunamamıştır. İlimizde ve ülkemizde bu tür onlarca örnek görmek mümkündür. Giresun ilinde yapılan yanlış çalışma sonucunda kuruyan göl hala hafızalarda yerini korumaktadır. 

Gerindar Hepimizindir Sahip Çıkalım

Gerındar gölü ile ilgili daha önce Sayın Cumhurbaşkanı yardımcımız Cevdet Yılmaz Bey ile görüşmeler yapılmış ve kendisinin il protokolünün ve vatandaşların da katılımı ile bir gezi düzenlenmiştir. Orada ortak ifade şu şekilde idi; buraya herhangi bir iş ve işlem yapılmaması ve en kısa sürede milli park ilan edilmesi için gerekli başvuruların yapılması şeklinde idi. Bu görüş en doğru görüşlerden biri olarak hala önümüzde durmaktadır. Esnek bir toprak yapısına sahip olan alanda gelişigüzel yol yapmak heyelana yol açacaktır. Daha birkaç yıl önce kuzey eteklerinde çok büyük bir heyelan olmuş ve neredeyse bir dağ kadar toprak kütle vadiye doğru inmişti. Buranın Bingöl Valiliği öncülüğünde ivedilikle milli park veya doğal sit alanı ilan edilmesi gerekmektedir. 

Bingöl ve çevresindeki birçok alan çevre iller ile ortaktır bu normaldir. Bu alanlar doğal olarak yukarıda tekraren bahsettiğimiz gibi insanlığın ortak malıdır. Örneğin güneşin en güzel seyredildiği yerlerden bir olan Kala Tepesi Muş ile ortaktır. Yine güneşi aynı şekilde seyredildiği Genç Akçakale / Tavz dağları Muş ile ortaktır. Aynı şekilde tarihi ve doğal özellikleri ile Genç Servi’de bulunan Akdağ/Ko Spi Elazığ ile ortak sınır oluşturmaktadır. Bunları gibi Gerındar Gölü’deElazığ ile olan sınırımızı oluşturmakta ve ortak değerimiz olarak bizim onu korumamızı gerektirmektedir. Feodal bir sahiplik anlayışı ile kimseye sormadan ilgili kurumlardan izin almadan ve köylülerin yaylak olarak kullandığı alanı en azından köylüler ile paylaşmadan hele hele bilimsel altyapısı sorgulanmadan yapılan bu tür çalışmalar ileride hiç de istemeyeceğimiz pişman olacağımız doğanın tahribatı ile neticelenebilecektir. 

Anadolu Kültür Eğitim Derneği ve bir Şabanlı olarak Gerindar Gölü ve çevresinin korunması ve miras olarak gelecek kuşaklara aktarılması hususunda elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğimizi kamuoyunun bilmesini istiyoruz. Bu duyarlılığın çevre köy ve ilçelerdeki doğaseverler, kurumlar ve ilgili STK’lar tarafından da gösterilmesini arzu ediyoruz.