Bilirsiniz, Ronaldinho’lu Barcelona'yı. Gidişiyle Messi parladı. Şimdi Ahmet Davutoğlu meselesini ben buna benzetiyorum. Lâkin bir farkla Recep Tayyip Erdoğan gitmedi. Aslında Davutoğlu'na yakışmaz mıydı, Tayyip Erdoğan’dan gitmesini beklemek ? Haklısınız bilmeyenleriniz vardır belki? Anlatayım;
Bugünlerde Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi diye bir parti kurdu. Siyasete buradan devam edeceğim dedi. Niye? Dediler. Ben Ak partideyken Danışmanlık, Dışişleri Bakanlığı, Genel Başkanlık, Başbakanlık yaptım. Ama ben kendi hünerimle yapamadım dedi.
Kim sana engel oluyordu? Dediler; Tayyip Erdoğan ve Ak partili bazı kişiler dedi. Ve Davutoğlu Ak partide öyle 3-5 ay yada 3-5 yıl kalmadı daha geçenlerde istifa etti. Mesela ben bir yerde mutlu değilsem yada düşüncelerime kıymet verilmiyorsa 1 dakika durmam ama gariptir Davutoğlu epey kalmış. Bide tabi bu tek verilen bir karar değil. Herkes Ali Babacan ve Abdullah Gül diyor ama ben çok daha fazlasını düşünüyorum. İnşallah düşündüğüm gibi değildir.
Mesela Davutoğlu’nu ilk arayıp tebrik eden CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Düşünsenize sizi İktidardayken en çok eleştiren kişi, size ilk alkış tutan kişi. Hakeza Ahmet Davutoğlu parti kurar en doğal hakkıdır diye sosyal medyada Avukat kesilenler. Hadi bunları da geçtim. Diyelim ki niyet halis ülke için bir adım atılıyor, beklenmesi, beraber yol yürüdüğü kişilerden bayrak devralması daha etik olmaz mıydı? Ne zaman biri bu ülkede bir adım atsa ben bu ülkenin baş belâlarına bakarım eğer savunuyorlarsa bu iş yarar getirmez, yok kızıp, tepki görüyorsa demek ki atılan adım halistir. Gelin, görün ki gerek muhalefeti, gerek örgütleri yani kısacası belâları savunup, alkış tutuyor. Diyelim ki Davutoğlu’nun partisi iktidar oldu. Artık kendisi partisinde bir Davutoğlu barındırır mı? Zannetmem. Sözlerime Merhum Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleriyle son vermek istiyorum; Aldanma insanların samimiyetine, Menfaatleri gelir her şeyden önce, Vaad etmeseydi Allah cenneti, O'na bile etmezlerdi secde. Kalın sağlıcakla...