Bingöl Üniversitesinde Erdemli Gençlik Kulübü tarafından ‘Doğu Medreseleri ve Tarihi’ konulu konferans düzenlendi. Programa katılan Eğitimci-Yazar Abdulkadir Turan, Doğu medreseleri ve tarihi üzerine konuşma yaptı.
Bingöl Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonunda düzenlen program, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
‘Doğu Medreseleri ve Tarihi’ konulu konferansta konuşan A. Kadir Turan, medrese geleneğinin çok eskiye dayandığını belirterek, Kürt âlimlerinin bu alanda büyük gayretler gösterip, ilim-irfan yaymak için tarihte güzel izler bıraktığını söyledi.
Müslüman Kürtlerin İslam coğrafyasına sunduğu katkıları kısa bir anekdotla dile getiren Turan, “Batılı bir yazar diyor ki, ‘ben Endonezya’ya ve Malezya’ya gittiğimde zan ettim ki Endonezya’yı ve Malezya’yı Müslüman kürtler İslamlaştırmış, o kadar çok mezar taşlarında “El Kurdi” isimlerinden âlim buldum ki, şaşırıp kaldım.” diye belirtti.
“Esir toplumlarda büyük zatlar zor yetişir”
Büyük âlimleri yetiştirmenin zorluklarına değinen Turan, “Siz şehir inşa edersiniz. Ordu kurarsınız bunlar hepsi yapılabilecek şeylerdir. Fakat büyük bir şair yetiştiremezsiniz. Siz bir Fuzuli’yi ve Bakiyi yetiştirebilmeniz için 500 ve 600 yıl uğraşmanız lazım. Karşımıza bir Mela-i Cizirî çıkmış. Hep söylerim; Eğer Kürtler Osmanlı toplumunda esir olsaydı Mela-i Cizirî gibi âlimler yetişmezdi. Zira Cizirî bir özgürlük şairidir. Böyle bir özgürlük şairi vesayet ortamında yetişmez. Hangi esir toplum böyle âlimler yetiştirdi ki, Kürtler yetiştirebilsin. Şu anda divanımız yok. Ama Fuzuli’yi ve Baki’yi divanlarıyla tanıyoruz.” diye konuştu.
“Kürtler İslam’la hayat buldu”
Büyük âlim ve zatların yetişebilmesi için uzun bir kültürel çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirten Turan, şunları söyledi: “Tarihte yetişen büyük zatlar, İslam’ın hâkim olduğu özgür toplumlarda yetişti. Bu dönemde her kim deseki, Kürtler İslam’dan uzaklaşırsa büyür ve gelişir; çok özür dilerim, onlar ahmaktır. Kürtler kimliğini İslam’la edinmiş, bu öyle bir kimlik ki, siz bu kimliğin içinden İslam’ı çıkarırsanız geriye bir hiç kalır. Bir Mela-i Cizirî’yi çıkaralım,r Ahmedê Xanî’yi, Faqîyê Teyran’ı ve Selahaddin-i Eyyubi gibi şahsiyetleri çıkaralım. Elimizde ne kalır. İslamiyet’ten 2 bin yıl önce bir beylik konumunda olan Medler kalır, o da kalırsa eğer.”
“Eğer insanlar hayat kaynağına ulaşmışsa toplumlaşır”
“İslam’dan önce Kürtlerin değil bir devleti bir beyliği bir birliği bile yoktu.” diyen Turan, siyasi olarak tükenmiş bir toplum, tarihin dışına çıkmış toplumsal bir sekerat halindedir. Geçmişte şehir merkezlerinde Ermeniler vardı. Ermeniler Bizans’a bağlıydı. Kürt toplumu dağlarda, çadırlarda, mağaralarda yaşıyorlardı. Bizim tarih kitapların kenar notlarında bile yerimiz yoktu. Bir toplum için yapılacak en büyük katkı onu yeniden tarihe kazandırmaktır. Bir toplumun eğitim kurumlarına ulaşması onun hayat kaynağına ulaşmasıdır. Eğer insanlar hayat kaynağına ulaşmışsa toplumlaşır.” dedi.
Turan, Kürtlerin İslam’dan önce bir dağ toplumu iken İslam’la şereflendikten sonra kente, mekâna, kitaba sahip olduklarını ve bunla beraber Selahattin-i Eyyübi gibi şahsiyetler yetiştiğini sözlerine ekledi.
Program, yapılan duanın ardından Eğitimci-Yazar Abdulkadir Turan’ın öğrencilere, kitaplarını imzalamasıyla sona erdi.