Bingöl’de arıcılık hayvancılığının tanıtılması, geliştirilmesi ve Bingöl balının tüm dünya’da tanıtılması amacıyla Bingöl Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu’nda Çalıştay düzenlendi. Düzenlenen çalıştay’da konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı Dr. İbrahim Özcan, dünya çapında yapılacak olan Arıcılık Kongresinin Türkiye’de yapılacağı müjdesini verdi.

“2017’DE KONGREYİ TÜRKİYEDE YAPACAĞIZ”

Arıcılığın sadece bal üretimi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı Dr. İbrahim Özcan, Balın yanında propolis, polen, arı zehri, arıcılık ile ilgili tedahüllerin önemine değindi. Özcan; “Bazı bitkisel ürünlerde Polinasyonun etkisi yüzde 75’tir. Buda demek oluyor ki yüzde 75 daha fazla meyve alabiliyorsunuz. Bunun içindir ki bal arılarına destek verirken, bir taraftan da Bombus arısına destek veriyoruz. Çünkü seralarda kullanılan arılar Bombus arılarıdır. Arıcılık sadece bal üretimi olarak değerlendirilmemelidir. Balın yanında propolis, polen, arı zehri, arıcılık ile ilgili tedahüller, bunlar hepsi önemlidir. Bizim bunlarda hiç başarımız yok. propolis arıcılıktan elde edildiği halde bilmediğimiz gibi kullanmıyoruz. Arı sütü bin bir derde şifadır. Dünyadaki bütün arıcılar iki yılda bir kongre yapmaktadır. Bu kongre geçen yıl Güney Kore de yapıldı. biz 2017 yılında bu kongrenin Türkiye’de yapılması için karar aldık. Allahın izniyle 2017 bu kongreyi Türkiye’de yapacağız. Yani demek oluyor ki bütün dünya arıcıları İstanbul’a gelecek, Türkiye arıcılığını ve dünya arıcılığını orada göreceğiz. Hayvancılığa desteklerimiz devam ederken arıcılığa bir ayrıcalık tanıdık. Ziraat bankası yüzde 50 kredi veriyor. Gezginci arıcılarımıza jenaratör desteği verdik. İçişleri bakanlığımız, orman ve su işleri bakanlığımız, yerel idareler bu desteklerini arıcılık faaliyetlerine arttırarak devam ediyorlar. Bu zenginlik bizim elimizde varsa bunu fırsata dönüştürmeliyiz. Bunun olması için hep beraber hareket etmemiz gerekir. İmkanlarımız var bunu bilimsel yaparsak, kazancımız biraz daha artacaktır” dedi.

“GÖREVİMİN İLK GÜNLERİNDE BU ÇALIŞTAYIN OLMASI BENİ MUTLU ETTİ”

Bingöl Üniversitesi’ne Rektör olarak atanan Prof. Dr. İbrahim Çapak, görevinin ilk günlerinde Bal çalıştayının yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek Bingöl Üniversitesi’nin bu önemli organizasyona ev sahipliği yapmasından dolayı memnun olduğunu belirtti. Çapak; “Görevimin ilk günlerindeyken bu çalıştayla başlamam benim için mutluluk vericidir. Çünkü Bingöl’ün önemli olan gelir kaynakları ve Bingöl’ün tanıtımına katkı sağlayacak yönlerden biriside baldır. Burada esas olan kalitedir. Bu çalıştayın Türkiye’den daha ziyade, Bingöl’e katkı sağlayacağına inanıyorum ”dedi.

Çapak, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Bingöl dağlarından bahsettiğini ve binlerce bitkinin Bingöl yöresinde bulunduğunu hatırlatarak “ Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Bingöl dağlarından bahseder ve binlerce bitkinin başka yörede olmayan bitkinin burada olduğundan söz eder. Buradaki bitkiler hem bal için hem eczacılık için hem de doğrusunu söylemek gerekirse alternatif tıp için son derece önemlidir. Bingöl balı hem Türkiye’de hem de Türkiye dışında son derece önem arz etmektedir. Bingöl dağlarında var olan, bitki kökleriyle ilgili ayrıntılı çalışmalar yapılabilir. hem bal için hem de alternatif tıp için yeni bir takım açılımlara yol açabilir. Bingöl üniversitesi bu çalıştay dahil olmak üzere bundan sonraki çalışmalara ev sahipliği yapacak ve bu tür çalışmaların Bingöl Üniversitesi’nde gerçekleştirilmesinden de memnun olacaktır” dedi.

“BİNGÖL’ÜN HER TOPRAĞINA BACASIZ FABRİKA KURABİLİRİZ”

Dünyanın varoluşundan beri balcılık var bal üretimi olduğunu vurgulayan Kalkınma Bakanı Yardımcısı Yusuf Çoşkun, Bingöl’ün bal konusunda nasibini aldığını belirterek; “ Balın ve çiçeğin en güzel koktuğu yerdeyiz. Bize düşen ise buradaki imkânları her tarafa ulaştırmaktır. Dünyanın dört bir tarafına ulaştırmaktır. Bingöl’de balcılık, aile bazında ve amatör bir biçimde yapıldı. Ama biz istiyoruz ki, bundan sonra gelişen bu teknoloji ile birlikte, bu destekler ile birlikte, Bingöl balı hak ettiği yerini alsın. Biz hükümet olarak Türkiye’deki tüm balcılığı desteklemek ile birlikte hem ülke ekonomisine hem de Bingöl ekonomisine katkıda bulunacağı için destek vereceğiz” dedi.

Siyasetçilerin karşılaştığı en büyük sorunlardan birinin işsizlik olduğunu belirten Çoşkun, Bingöl’ün en büyük sorunlarından birinin de bu olduğunu söyledi. Çoşkun; “  Bunu da halkımıza sorduğumuzda bize dönüp diyorlar ki siz hükümetsiniz siz bakansınız, fabrikalar kurun diyorlar. Haklı olarak vatandaş bunu söyler hiçbir şekilde de itirazımız yok. Biz Bingöl’ün her ilçesinde her toprağında fabrika kuramıyor olabiliriz ama balcılık ile bacasız fabrikayı her yere kurabiliriz. Bu çalıştaylar da Bingöl’ün coğrafyasında var olan bu serveti, dışa çıkartmak için vardır. Bizimde buna katkıda bulunmamız lazım. Tabi ki bunu en başta değerli bal üreticilerimizle yapacağız. Onları organize eden onlara gerekli sağlayan birliğimiz ile yapacağız. Ve bu işi destekleyen hükümetimiz destekleriyle yapacağız. Bugün Bingöl’deki balcılık istediğim düzeyde olmasa bile 10 yıl öncesinden çok daha iyi bir seviyede. Bin Şifa markası çok önemlidir. Ben inanıyorum ki Amerika da yapılan liderler toplantısında kahvaltıda kullanılan bal Bingöl balıdır. Ama biz bu balı onlara Bingöl balı olduğuna inandıramadık. Buda bizim eksikliğimizdir ve gün gelecek biz bunu sağlayacağız ama üreticilerimizde arı gibi çalışacak” dedi.

KÖŞGER “BİNGÖL’ÜN GELENEKSEL HAYVANCILIĞA GERİ DÖNMESİNİ DEĞERLENDİRİYORUZ”

Bingöl arazilerinin büyük bir kısmı mera ve çayır olduğunu belirten Bingöl Valisi Yavuz Selim Köşger, bu alanlarında yüzde 7’sini tarıma müsait olduğunu söyledi. Bingöl alanlarının 37’sinin de Ormanlık, ağaçlık bölgesi olduğuna değinen Köşger; “ Yüzde 7’si tarıma müsait ve yüzde 37 civarında orman, ağaçlık, bölgesi vardır. Bingöl’ün geleneksel üretimi kavimlerden beri hayvancılıktır.  Özellikle küçükbaş hayvancılığı bu vilayette daha çok yaygındır. Bingöl’ün yayları, dağları, ovaları her zaman hayvancılıkla küçükbaş hayvancılıkla hemşerilerimiz hayatlarını devam ettirmişlerdir. Bingöl’ün yüzde 7 lik tarım arazisi ile Türkiye’de kayda değer bir tarım yapılamayacağı yaptığı tarımın Türkiye ölçeğinde çok önemli kayda değer bir husus olmadığını, Bingöl’ün geleneksel hayvancılığa geri dönmesini değerlendiriyoruz. Stratejik hedeflerimizin arasında Bingöl’ü bölgenin termal turizm merkezi ve entegre olmuş şekilde hayvan ürünleri alanında geliştirmek var. Bu bağlamda arıcılıkta hayvancılığın bir alt dalı olarak geliştirilmesi gereken bir husustur. Bingöl’de arıcılığın önemi büyük. Bingöl ballarının ehemmiyeti var. Bingöl balının kalitesini niteliğini artık herkes biliyor ancak üretim yeterli değil. Bir takım rakamlar telaffuz edildi ve telaffuz edilen rakamlar ile koloni başına bal üretiminde dünya ortalamasının gerisinde olduğu anlaşılıyor. Ben baldan anlarım. Dedem arıcılık ile uğraşırdı ve balın iyisinden anlardı. Bingöl balının kalitesinin farkındayım. Bingöl balını tüketiyoruz gittiğimiz yerlerde de Bingöl balının tanıtımını yapacağız. Hiç vakit kaybetmeden bal üretimini arttırmamız lazım. Büyüklerimiz kâmil insanları olgun insanları tarif ederken arı gibi ol derler. Arı en güzel yerlere konar, en güzel çiçeklerden faydalanır” dedi.