HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı, siyonist işgal rejiminin Gazze'ye yaptığı soykırım ve vahşeti telin etmek için her hafta düzenlediği etkinliklerine bu hafta da devam etti.
7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı'nı desteklemek, Gazze'de yaşanan vahşeti kınamak ve tepki göstermek için HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı kitlesel basın açıklaması düzenledi.
Bingöl Merkez Ulu Camii önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını, HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı adına Şefik Börü okudu.
Basın açıklamasına, "Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir." Şu'arâ Suresi 227. ayetini okuyarak başlayan Börü, "İzzeti kuşananlara selam olsun. Zalimlerin karşısında dik duranlara selam olsun. Mazlumların safında yer alanlara selam olsun. Gazze'de yaşanan soykırıma seyirci kalmayanlara selam olsun. Selahaddin-i Eyyubi ve Abdülhamid Han'ın torunlarına selam olsun." dedi.
"Aksa Tufanı Operasyonu bir milat olmuştur"
"siyonist işgal rejimi 75 yıldır işgal etmiş olduğu Filistin topraklarında işgali gün be gün genişletmektedir" diyen Börü, "Kudüs ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere birçok mübarek belde işgalin postalları altında özgürlüğüne kavuşacağı günü beklemektedir. Filistinli kardeşlerimiz işgalin olduğu günden bu yana her türlü hak ihlallerine maruz kalmıştır. Mazlum bir halk, siyonistler tarafından katledilmiş, arazilerine el konulmuş, evleri ve yaşam alanları gasp edilmiştir. siyonistlerin işgal saldırılarından dolayı kardeşlerimiz, başka ülkelerde muhacir kalmak zorunda bırakılmıştır. 1948'den bu yana 200 binden fazla Filistinli, siyonist işgal rejimi tarafından katledilmiştir. Sadece 7 Ekim'den bu yana Gazze'de en az 20 bini çocuk, 15 bini kadın olmak üzere 45 bine yakın kardeşimiz şehid olmuştur. 1967'den bu yana 1 milyondan fazla kardeşimiz, siyonist zindanlarında esir edilmiş, işkencenin en barbar ve vahşi yöntemlerine maruz kalmışlardır. siyonistlerin işgal ve talanından dolayı 10 milyondan fazla Filistinli, başka ülkelerde mülteci durumuna düşmüş, zorla yerinden edilmiştir. İşgalden dolayı dünyanın en kalabalık mülteci nüfusuna sahip Filistinli kardeşlerimiz, işgalin sona ereceği günü beklemektedirler. Yaşanan bunca mezalime karşı 7 Ekim 2023'te HAMAS tarafından gerçekleştirilen Aksa Tufanı Operasyonu bir milat olmuştur." şeklinde konuştu.
"Aksa Tufanı Operasyonu, küfrün tek bir millet olduğunu göstermiştir"
Aksa Tufanı'nın, Filistin 75 yıllık işgalinin sonlandırılması için gerçekleştiğini aktaran Börü, "Aksa Tufanı Operasyonun üzerinden tam bir yıl geçti. Mescid-i Aksa ve Kudüs başta olmak üzere Filistin'in her bir karış toprağının özgürlüğüne kavuşması ve 75 yıllık işgalin sona ermesi için bu operasyon gerçekleştirildi. Aksa Tufanı Operasyonu, 100 yıldır görülmeyen işgalin görünür olmasını sağlamıştır. Uluslararası aktörlerin ve devletlerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Aksa Tufanı Operasyonu, küfrün tek bir millet olduğunu göstermiştir. Bu operasyon, Müslümanların kendi aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakmaları, ittifak ve vahdet içine girmelerini gerekli kılmıştır. HAMAS, siyonist işgal rejiminin Fırat ile Nil arasındaki işgal planına karşı sınır hattı mücadelesi vermiştir. HAMAS, siyonistlerin bölgesel işgal planlarını yerle bir etmiştir. Bir yıldır İslam aleminin sessizliği siyonistlere cesaret vermiş, yayılmacı politikalarını Lübnan'a saldırarak göstermiştir. İslam ülkelerinin sessizlik ve ihtilaflarından istifade eden siyonist işgal rejimi, soykırım ve işgal politikalarını Gazze dışına taşımıştır. Lübnan'a yönelik sistematik saldırılar, işgalin Gazze ile sınırlı kalmadığını göstermektedir. İşgal rejimi, Lübnan'a yönelik saldırılarında toplu katliamlar yapmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Dün Gazze, bugün Lübnan başka bir gün Türkiye, Suriye, Irak, İran ve diğer bölge ülkeleri işgale maruz kalacaktır"
Saldırıların Gazze ve Lübnan ile sınırlı kalmayacağını ifade eden Börü, "Lübnan'a yapılan bu saldırı, Lübnan ile de sınırlı kalmayacaktır. siyonistlerin işgalci politikalarına karşı önlem alınmazsa domino etkisi gösterecektir. Dün Gazze, bugün Lübnan başka bir gün Türkiye, Suriye, Irak, İran ve diğer bölge ülkeleri işgale maruz kalacaktır. Tüm bölge ülkeleri aynı tehlike altındadır. Türkiye, İran, Irak, Ürdün, Mısır ve Lübnan bu tehlikeye karşı güç birliği yapmak zorundadır. siyonist işgal rejimi, Fırat ile Nil arasındaki verimli hilal bölgesine gözünü dikmiştir. Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri, zulmün sona ermesi için batının kapısını çalmaktan vazgeçmelidirler. Türkiye ve bölge ülkelerinin bir araya gelip güçlerini birleştirmelerinden başka çare kalmamıştır. 'Vadedilmiş topraklar' hezeyanıyla hareket eden siyonist işgal rejimi, tamamen siyonist bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer Türkiye'dir. İşgal rejiminin yayılmacı ve işgalci politikalarının varacağı nokta yaşadığımız bu beldeler olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Türkiye buna karşı önlem almak zorundadır." ifadelerine yer verdi.
"Batı devletleri ve uluslararası kurumlar siyonist varlığa hizmet etmektedir"
Batılı devletlerin; siyonistlerin soykırımına ve yayılmacı politikalarına askeri, lojistik ve istihbari destek verdiğini belirten Börü, "siyonist işgalin yayılmacı adımlarına karşı batıdan medet ummak, çölde su aramaktan başka bir şey değildir. Batı devletleri ve uluslararası kurumlar siyonist varlığa hizmet etmektedir. Batılı devletler, siyonistlerin soykırımına ve yayılmacı politikalarına askeri, lojistik ve istihbari destek vermektedirler. Batı devletleri siyonistlere yapmış oldukları destek ile soykırım suçuna ortak olmaktadırlar. Soykırım suçuna ortak olan batıdan medet ummaktan vazgeçilmelidir. Gazze direnişi ile ABD ve Avrupa ülkelerinin yenilmezlik algısı kırılmıştır. Bu zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalıdır. siyonist işgali durduracak somut adımlar atılmalıdır. Türkiye başta olmak üzere, vicdan sahibi ülkeler bu gücü oluşturmalıdır. Yaşanan zulme karşı sessiz kalınmamalıdır. Türkiye ve bölge ülkeleri güç birliği yaparak 'Kudüs İttifakı' kurulmalıdır." dedi.
"Zulüm ve baskı tamamen ortadan kalkıncaya ve hâkimiyet sadece Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer haksızlıklara son verirlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur." Bakara: 193'üncü ayetini okuyan Börü, son olarak dünyanın özgür halklarından ve vicdan sahibi devlet liderlerinden taleplerini şöyle sıraladı:
"Dünyanın özgür halklarından ve vicdan sahibi devlet liderlerinden talebimiz şudur:
- Direnişe askeri, lojistik, teknolojik destek verilmelidir.
-HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartlarına destek verilmelidir.
- Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmalıdır.
-Lübnan halkına yapılan saldırı ve katliamları durduracak somut adımlar atılmalıdır.
-siyonist işgal rejimine karşılık veren Yemen, İran ve Lübnan desteklenmelidir.
-Filistin devletinin tanınması ve Gazze'de soykırımın durdurulması için çaba sarf eden devletlerin ve uluslararası alanda bu yönde başlatılan tüm girişimlere destek veriyoruz.
-siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünleri boykot etmeye devam ediniz.
-Üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçiniz.
-HÜDA PAR'ın Meclis'e sunmuş olduğu, Gazze'de soykırım suçunu işleyen Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik çifte vatandaşlık yasası, kanunu ivedilikle yasallaşmalıdır.
-siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz.
Gazze'nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, siyonist işgale direnen mücahitlere selam olsun. "
Program okunan dua ile sona erdi.