ÇAN ŞEYHLERİNİN TORUNLARI NEDEN SESSİZ..!

Akrabalarım olan Çan Şeyhleri şu an cennetteler Allah'ın lütfu ile...

Torunları hakkında yapılan eleştirilere karış da akrabalarım olma hasebi ile değil, bir toplum gönüllüsü olma sorumluluğum gereği bir cevap verme zorunluluğum hâsıl olmuştur...
Evet...
Şeyh Said'e edilen ve kabul edemeyeceğimiz küfür ve hakaretlerin olduğu bir ortamda, Şeyh Said ile kader birliği yapan Çan Şeyhlerimizin torunlarının sessiz kalmaları elbette ki bizlerin de kabul edeceği bir durum değildir...
Ancak..!!!
Çan şeyhleri torunları sessiz kalmakla okların hedefi olsa da, ortalığa atılıp devlete rest çekerek yapılması düşünülen PROVAKASYONLARA da alet olacak kadar cahil değillerdir..!
Çan Şeyhlerinin torunlarının yapacakları şey belli...
1- Siyasette olanların vakar ve sessizliklerini -medya önünde- bir müddet korumaları…

2- Bu saatten itibaren avukatlara, tarihçilere, ilim ve bilim adamlarına haber salmalılar ki, Şeyh Said meselesinin bir isyan olmadığı, sadece anayasa maddelerinden iki tanesine karşı çıkma olduğu ve akabinde gelişen olaylardan kendisinin sorumlu tutulamayacağı yönünde bilgi ve belgelerin toplanıp konunun tarihçiler tarafından araştırılması, nihayetinde de 'ihanet, isyan ve ajan' yalanlarının -meclis tarafından da kabul göreceği şekilde- hukuki bağlayıcılığı olacak biçimde bir sonuç için mücadeleye başlanması için gerekli adımların atılmasıdır...
Özellikle ikinci ricamıza karşı yapmaları gereken şeyler bir lütuf değil, kendileri için bir ZORUNLULUK'tur...
Şu an sessiz kalmaları -konjoktür gereği- olarak kabul görülecektir aklıselim kesim tarafından...

Ancak dedelerinin maddi/manevi, Şeyh Said'in ise manevi mirası ve sorumluluğunu taşıdıkları için, Şeyh Said'in iade-i itibarı ve toplumsal barış için bu çalışmaları yapmak zorundalar...
Unutulmamalıdır ki, seçimlerden sonra bu konu gündemde tutulacaktır, tüm İslam hassasiyeti taşıyan STK'lar ve siyasilerimiz tarafından... Zira edilen hakaret ve küfürler yenilir/yutulur cinsten değildir ki bölgemizde infial oluşturacak boyuta gelebilecek kadar ciddiyet arz etmektedir...
Doğu ve Güneydoğu halkının çok rahatsız olduğu Şeyh Said'e hakaret ve küfür konusu hepimizden önce Çan Şeyhlerinin torunlarının ailevi, dini ve insani görevidir ki, Korkutata soyadlarının ileri gelenlerine büyük sorumluluk düşmektedir...

Bu noktada önemli ve ciddi bir eleştirimi de yapmak istiyorum Korkutata ailesi büyüklerine…

Daha önce defalarca sizi şahsım olarak uyarmıştım; neden bir derneğiniz yok, neden bir külliyeniz yok, neden Şeyh Ahmed-i Çan-i hazretlerinin maneviyatını yaşatmak için bir oluşuma gitmiyorsunuz diye… Bakın bu eleştiri ve uyarılarımız şu an ne kadar kıymetli bir hal almış durumda. Bölge ve tarih önünde sorumluluğunuz var ve umarız bu gelişmeler sizlerdeki tembelliği tersine çevirir de, bilimsel ve hukuki çalışmalara hız verecek boyutta bir uyanışa sevk olunursunuz..!
Tüm bölge halkının da kendilerine bu konuda destek, bilgi-belge vermeleri gerektiğinin altını da çizmek isteriz...
Meselenin çözümü inatlaşma ve devlete meydan okuma ile değil, kardeşlik ve hukuki yöntemlerle nihayete erdirilmelidir. Aksi takdirde oluşabilecek sıkıntılar sadece ve sadece terör örgütleri ve huzur düşmanlarının işine yarayacaktır...

Unutulmamladır ki merhum Adnan Menderes te kanunen suçluydu… Ancak onun iade-i itibarı meydan okuma ile değil, akılcı ve hukuki yöntemlerle verildi. Aynı durum Şeyh Said için neden olmasın!

Tarih ile yüzleşmenin en güzel yolunun, barış ve helalleşme duyguları ile olacağına inanıyoruz…

Özetle; Çan şeyhlerinin torunlarının slogan olarak sesiz kalmalarını anlayabiliriz ancak, dedeleri ve kader birliği yaptıkları Şeyh Said’in hatırasına ilmi, bilimsel ve hukuksal olarak kulaklarını tıkamalarını, yan gelip yatmalarını asla kabul etmiyoruz!

Selam ve dua ile...